Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


www.tiyatrodao.com
 
AnasayfaPortalliAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Değişim Atölyesi Oyuncuları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ege
Admin
Admin
ege


Mesaj Sayısı : 49
Yaş : 50
Kayıt tarihi : 06/10/07

Değişim Atölyesi Oyuncuları Empty
MesajKonu: Değişim Atölyesi Oyuncuları   Değişim Atölyesi Oyuncuları Icon_minitimePaz Ekim 07, 2007 5:34 pm

Değişim Atölyesi Oyuncuları
Ve Tiyatro

I

20. yy’ ın
başından itibaren Tiyatroda köklü değişiklikler yapmak için çabalayan
Tiyatro sanatçısı, geleneksel sahneleme anlayışını kırmaya çalışırken,
işe hem kendilerinin hem de izleyicinin perspektifini değiştirmekten
başlamıştır. Günümüz Türkiye’ sinde bırakın izleyicinin perspektifini,
kendileri büyük bir ufuksuzluk içerisinde. Ancak gelecekteki tiyatronun
asal yapı taşlarının oluşturulma kaygısını taşıyanlar ve bu
çağda-siyasal yapı sorunu-olanlar düşüncelerinde değişimi
yakalayabilmiştir. Ve izleyicisini her kertede değiştirmeye çalışan
sanatçı, toplumun gelişimsizliği nedeniyle, hep geri izleyici ile karşı
karşıya kalmıştır.

Üretilen bütün tiyatro eserleri izleyici için yapılır ve eğer onu yok
sayarsak tiyatro oyunu gerçekleşemez. Peki, çağımızda büyük bir bilinç
buhranı yaşayan insanlarımız nasıl (iyi bir) tiyatro izleyicisi
olacaktır? İzlediği oyun hakkında nasıl düşünecek, ne gibi bir yargıya
varacaktır? İzleme hayatı izlemeyle aynılaşacak mıdır? Yoksa gördüğü
oyun onu ciddi bir biçimde değiştirecek midir? Değişmeye aday kişi ise,
çağıyla sorunu olan kişidir her zaman.

Her şeyin, yaşamlarımızın, duygularımızın, aklımızın, mutluluklarımızın
kısırlaştırıldığı, teknoloji bombardımanının bir “Atom Bombası”
etkisiyle yaşamlarımızı felce uğrattığı bir ortamda, bireyin, “ruhunu”
kurtarmak adına sanata sarılmak dışında bir şansı yoktur. Ancak o zaman
aklını ve duygularını yeniden kazanabilir. Kapitalist çağda, aklı
kurcalanmış, deneğe dönüştürülmüş birey, bir böcek gibi, nereye
gideceğini, nerde duracağını, yaşama nasıl bakacağını, kendi var
oluşunu nerede gerçekleştireceğini şaşırmış, durmadan savruluyor... 21.
yy’ da böyle bir izleyiciyle karşı karşıyayız. Öte yandan bu düşünce,
yaşadığımız topraklar üzerinde tiyatro yapmaya çalışan bir çok
sanatçıya da sirayet etmiş durumda. İzleyiciyi değiştirmek gibi bir
itkiden yoksun kalmış, çünkü kendini de değiştirememiştir.

Çağdaş Tiyatro’ nun, B. Brecht’ de somut ve kuramsal olarak ifade bulan
olgu; seyirciyi edilgen durumdan etken duruma getirme çabasıdır. (Bunu
başaranlar ya da başarmaya çalışanlar kuşkusuz “öncü” sanatçılardır.)
Kımıldamadan, rahat koltuklarına gömülerek oturan izleyici, artık
tiyatro sanatının “eskimiş” izleyicisidir. Gerek fiziksel gerekse
düşünsel devinimden yoksundurlar. Aynı şekilde etken duruma gelme
sorunu, ülkemizde tiyatro yapan sanatçılar için de gereklidir.

Daha açık söyleyebiliriz: Türk Tiyatro’ suna damgasını vurmuş kimi
tiyatrolar, fiziksel olarak yaşasalar dahi, ömrünü tüketmiştir. Bu
tükenişin ilk evresi seyirciyi yitirmekten başlamıştır. Bunun
oluşmasında yukarıda bahsettiğimiz savruluşun da büyük etkisi olmuştur.
Çünkü sanatçı çağını kavrayamamış ve yanıt verememiştir. Sorunun özünü
başka başka yerlerde aramaya koyulmuştur.



Ardından kulaktan kulağa şu söylenti yayılmaya başlamıştır: “Tiyatro
öldü...” Neredeyse Türk Dil Kurumu’na deyim olarak önerecekler: Tiyatro
öldü! Elbette tarihsellikten, bilimden, felsefeden yoksun sanatçıların
uydurmasıdır bu. Tiyatro gerçekten öldü mü- ölmedi mi, nadasa mı yattı,
gibi sorulara yanıt aramak ne kadar gereksizse, bugün kendi estetik
bakışını arayan, “öncü-deneysel” Tiyatro yapmak da o kadar gereklidir.
Fakat burada bir ayrım yaparak; son zamanlarda, 1940'lı yıllardan
itibaren ortaya çıkmış “doğaçlama tiyatrosu” Türkiye'de de yaygınlık
kazanmaya başladı. Elbette tiyatroda doğaçlamaya karşı çıkmayacağız
fakat kendilerini Viola Spolin'in Türkiye temsilcisi olarak gören kimi
topluluklar sosyal dünyadan uzak, basit hareket ve durum komiğine
dayalı oyunlar üretmeye başlamışlardır. Sadece ve sadece izleyiciyi
eğlendirmek, hoşça vakit geçirmek adına yapılan tiyatro, maalesef
ilerici-öncü-deneysel işler olmuyor. Kendiliğindenlik sadece toplumsal
akışa ayak direyen bir hal almış durumdadır. Orta oyunu, gölge oyunu
gibi, geleneksel tiyatroda doğaçlamanın bulunduğunu belirten bu
tiyatrolar, sanırız elde kalmış kimi metinlere yeniden dönüp bakmak
zorunda kalacaklardır.

Yukarıda belirttiğimiz gereklilik, Dünya’ ya bilimsel olarak bakmaktan
geçiyor. İnsan yüzyıllardır bilgiyle donatılmış, fakat bilgi bir
şekilde elinden alınmıştır ya da çalınmıştır. Sanal iletişim,
mistizm-dinsel gericilikler-şovenizm bütün dünyada ve ülkemizde
“saltanatlarını” sürdürmektedirler. (Elbette onlar düşünen-tartışan
bireyler istemeyeceklerdir.) Tiyatro sanatı; antropoloji, tarih,
sosyoloji, psikoloji vb. gibi bilimlerden kendini soyutlayamaz. Yaşanan
tüm gericiliklere karşı tiyatronun tek silahı bilime sarılmaktır. Ancak
dünyayı bilimsel ve felsefi olarak algıladığımızda, tiyatro sanatı
kendi işlevine dönebilir; Dünya’ yı değiştirme ve dönüştürme işlevine.

Değişim Atölyesi Oyuncuları (DAO) yukarıda bahsettiğimiz nedenlerden
dolayı öncelikle hayata ve sanata bilimsel düşünüş biçimiyle bakarak
kendini ve dünyayı değiştirmeye çabalamaktadır. Çağımız insanının
hastalığını; korkak, güvensiz, kuşkucu izleyicisini dönüştürmeye
uğraşmaktadır. DAO herhangi bir akımın takipçisi değildir. Öncelikle
Dünya’nın ve Türkiye’nin siyasal gelişmelerini, Diyalektik bir süreç
olarak dikkate alır, ardından elindeki metnin yapısal sürecini
değerlendirir. Bütün bunlara uygun bir biçim arar.

Değişim Atölyesi Oyuncuları için en önemli olgu kendi biçimsel-estetik
kategorilerini zamanla belirlemeye çalışması olacaktır; aksi halde bir
kısır döngüye dönüşecek, kendini yavaş yavaş tüketmiş olacaktır. Hiçbir
akımın takipçisi değil derken, sanatsal sürecini gerçekleştirmekte
diğer önemli akımlardan yararlanmayacağı anlamına gelmez.

Toparlarsak; 1900’lü yıllardan beri büyük değişimler yaşayan Tiyatro,
gerek oyun yeri, gerek oyunculuk biçimleri konusunda bizleri bir yere
taşımaktadır. V. Meyerhold’un Konstrüktiv sahne ve Biyomekanik
oyunculuğu, B. Brecht’ in Epik-Diyalektik Tiyatrosu, J. Grotowsky’ nin
Yoksul Tiyatrosu, E. Barba’nın Karşılaşma ve Takas düşüncesi, P.
Brook’un Boş Alan düşüncesi, bütün bu ve benzeri anlayışlar, DAO’nun
önüne ışık tutmakta ve tarihin süzgecinden geçirerek değerlendirmemizi
sağlamaktadır.


II

Tüm bunların ışığında önümüze çizdiğimiz yolu tariflerken
belirlediğimiz oyunların günümüz toplumuna yaslanmasını zorunlu
kılmaktadır. 2006 yılından itibaren Ankara'dan sonra, İstanbul Değişim
Atölyesi Oyuncuları kuruluşunu gerçekleştirmiştir. İstanbul Değişim
Atölyesi Oyuncuları, geçen yıl “Übü” oyunundan sonra bu yıl da Edward
Albee'nin “Kim Korkar Virginia Woolf'tan- Kayıp” adlı oyununu
sahnelemiştir. Bu oyunun gösterimi hala sürmektedir.
[size=12]

Geçtiğimiz altı yıl içerisinde sahne oyunlarının dışında insanın olduğu
her yerde irili ufaklı, yaklaşık 35 civarında oyunlar ürettik. Bizim
için sahne dışında sokakta oynamak geleneksel bir kazanımdır. Bundan
sonra da insanın olduğu, söyleyeceğimiz sözümüzün olduğu her alanda
tiyatro yapacağımızın bilinciyle yolumuza devam edeceğiz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.nevzatsus.ws.tc
 
Değişim Atölyesi Oyuncuları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Değişimin Başlıkları :: Forum Değişim-
Buraya geçin: